Eğitimde Dijital Dönüşüm
< Blog Listesine Dön

Eğitimde Dijital Dönüşüm

Bugün çoğu okulda ve sınıfların büyük kısmında kullanılmakta olan eğitim modeli 18. Yüzyıl Prusyası’nın bir ürünü değil mi? Bu dönemde endüstri devriminin eğitim modeli üzerinde büyük bir etkisi olduğu kesin. Bugün ise artık dijital devrimin eğitim sistemini değiştirmekte olduğu bir dönemde yaşıyoruz. 18. Yüzyıl’a göre tasarlanmış bir modeli 21. Yüzyıl’da, bilgi ve iletişim çağında kullanamayız. Dünya değişiyor, hem de her zamankinden çok daha hızlı değişiyor. Eğitimde dijital dönüşüm de eğitime olan bakış açımızı değiştiriyor.

Bugün tüm dünyada eğitim alanında bir reform var. Hayatımızın birçok alanında kullandığımız yeni ve akıllı teknolojiler sınıflarda, okullarda farklı uygulamalarla karşımıza çıkmaya başlıyor. Artık bilgiye ulaşmanın pek çok yeni yolu var; önemli olan ise güvenilir bilgiye en kısa yoldan ulaşabilmek. Öğrencilerin bilgiye ulaşma yöntemleri ile birlikte, öğretmenlerin ise sınıf içindeki rolleri değişiyor, dijital dönüşümden nasibini alıyor. Bilgi adeta bir şelale gibi akıyor, öğretmen ise artık öğrencinin bardağına su doldurmak yerine ona şelaleden nasıl su içebileceğini göstermek düşüyor. 21. Yüzyıl’da öğretmen bilgiyi kendinde depolayan değil, öğrencilerini doğru bilgi kaynaklarına yönlendiren ve gelişimlerini takip eden bir kılavuza dönüşüyor. Aynı zamanda kendi bilgisini de sadece dört duvar arasındaki öğrencilerle değil, zamandan ve mekandan bağımsız olarak tüm dünya ile paylaşma şansı buluyor. Cep telefonlarının bile birer öğrenme aracına dönüştüğü günümüzde, mesafeler olmadan dünyanın herhangi bir yerinde ders anlatan bir öğretmeni evimizde otururken dinleyebiliyor, kendimizi geliştirebiliyoruz. Kişiselleştirilmiş öğrenme yöntemleri hızla yaygınlaşıyor ve kendi hızımızda öğrenebiliyoruz. Kısacası, eğitimde dijital dönüşümü yaşıyoruz; artık eğitim veriye dayalı ve kişiye özel bir deneyime dönüşüyor.

Web 1.0 bize uçsuz bucaksız bir kütüphane sundu. Bugün sınıflarda pek çok öğretmen Web 2.0 teknolojilerini kullanıyorlar. Web 2.0, eğitim için paylaşma ve birlikte çalışma kültürüyle şekillendirilmiş araçlar sunuyor. Öğretmene geri bildirim vermeyi mümkün kılarak, eğitimi tek yönlü değil, çift yönlü trafiğin aktığı bir otoyola dönüştürüyor. Öğrencilerin kendilerini ifade etmelerini, öğrendikleri konuyu deneyimlemelerini, diğer öğrencilerle interaktif bir ortamda öğrenmelerini mümkün hale getiriyor. Web 3.0 ise eğitim için çok daha fazlasını sunuyor. Birbirleriyle konuşabilen akıllı cihazlar, yazılımlar sayesinde eğitim veriye dayalı ve kişiye özel bir deneyime dönüşüyor.  Eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için elimizde çok önemli bir şans var!

Eğitim teknolojilerinin büyülü dünyasında gezintiye çıkmaktan korkmayın! Farklı amaçlar için üretilmiş birçok araç var, kendi ihtiyaçlarınız ya da öğretmenseniz sınıfınızın ihtiyaçları doğrultusunda kullanmayı deneyin. Gelecekten hiçbirimiz kaçamayız. İçinde bulunduğumuz çağda, teknoloji artık hayatımızın bir parçası. Cep telefonları artık bizimle, internet de…  Her dakika ulaşılabiliriz, ya da bilgiye her dakika ulaşabiliriz. Modern dünyada yaşarken bunu tersine çevirmenin bir yolu yok. Bugün elektriksiz bir hayat düşünebilir misiniz? Elektrik bağlantısı olmayan bir evde yaşamayı, ya da elektrik olmayan bir okulda ders işlemeyi? İşte bugünün dünyasında eğitim teknolojilerinden faydalanılmaması, dijital kaynakların kullanılmaması, internet bağlantısı bulunmaması da evde elektrik olmamasından çok farklı değil.

Ne var ki, eğitimde dijital dönüşüm sabır isteyen bir süreç. Her kalıcı değişim gibi bu süreç de kısa sürede gerçekleşecek bir dönüşüm ya da reform olarak algılanmamalı. Sadece altyapı, donanım ya da içerik olarak değil, dijital okuryazarlık ve eğitim yönetimi gibi yönleriyle de ele alınmalı. Bahsi geçen donanım ve yazılımlar sadece birer araç. Eğer bu aracı kullanmayı öğrenemez ve öğretemezsek hiçbir işe yaramaz ya da kalıcı olmazlar. Dijital dönüşüm sürecinde eğitimin çevrimiçi ve çevrimdışı bileşenleri harmanlanarak bir arada kullanılmalı, çünkü insanın bu denklemdeki önemini göz ardı etmemeliyiz. Bilgi ve teknoloji çağındayız ama aynı zamanda iletişim çağındayız. Her şeyden daha önemli olan, yeni ve modern bir eğitim anlayışını önce oluşturmalı sonra kabullenmeliyiz ki, eğitimde dijital dönüşüm yaygınlaşabilsin.

Tabii, bir şeyi daha unutmamamız gerekir: tam anlamıyla ne insan makinenin ne de makine insanın yerini alabilir. Teknolojiyi doğru kullanırsak her geçen gün hızlanan bir dünyada kendimize ve sevdiklerimize ayıracak daha çok zaman kazanabiliriz. Eğitimde de önemli olanın eğitimde teknoloji kullanımını arttırarak sınıftaki insan faktörünü ön plana çıkartmak olduğunu lütfen unutmayın. Biz insanlar sosyal canlılarız, paylaşarak, tartışarak, birbirimizle iletişim kurarak öğreniyoruz. Teknoloji ise doğru kullanıldığında tüm bunlara daha çok zaman ayırabilmemiz için bize yardımcı oluyor. Değişim başladı, eğitimde dijital dönüşüm artık geri döndürülemez bir süreç ve bu değişimi doğru yerden yakalayan toplumların öne geçmek için ellerinde çok önemli bir fırsat var.

Özetlemek gerekirse, eğitim teknolojileri doğru kullanıldığında:

  • Doğru ve kaliteli bilginin hızla paylaşılmasını sağlıyor. Kaliteli eğitim araçları ya da öğrenim malzemelerinin herkese ulaşabilmesini mümkün hale getiriyor. Eğitimde fırsat eşitliğini destekliyor.
  • Öğrencilerin sıkılmadan ders işlemelerini, kısa sürede dağılan dikkatlerini çok daha uzun süre koruyabilmelerini sağlıyor. Sınıflardaki etkileşimi arttırıyor. Grup çalışmaları, araştırmalar, öğrenci merkezli bir eğitim anlayışını pratikte mümkün hale getiriyor.
  • Kişiselleştirilmiş ve veriye dayalı eğitim anlayışı ile öğrenci ve öğretmen arasında yeni iletişim kanalları açıyor, geribildirime olanak tanıyor. Öğrenmeye dair veriler, gelişime ışık tutuyor.
  • Öğrencilerin öğrenmek için heyecan duymalarını sağlıyor. Öğrenme sürecini sahipleniyor, yaratıcılıklarını ortaya çıkartıyor, deneyimleyerek ve oyun oynar gibi öğrenebiliyorlar.
  • Öğrencilerin sınıfın ortalama hızında değil, kendilerine en uygun hızda öğrenebilmelerini sağlıyor.  Öğrenen herkesin eksiksiz ve ustalaşarak öğrenebilmesini, böylece içlerindeki potansiyeli ortaya çıkarmalarını sağlıyor. Dezavantajlı grupları yukarı taşıyor, geri kalanların eksiklerini telafi edebilmelerini kolaylaştırıyor, ileri kapasiteli öğrencilerin önünü açıyor.
  • Öğrencilere sadece bilgi değil, teknoloji okuryazarlığı ve dijital yeterlilikler kazandırıyor; 21. Yüzyıl’da tüm dünyanın ortak dili olma yolunda ilerleyen kodlama gibi teknik ve teknolojik konularda gelişimi sağlayarak dünyanın iletişimini güçlendiriyor.
  • Kısacası, öğrencileri bugünün değil, geleceğin dünyasına hazırlıyor.

 

Alp Köksal

Khan Academy Türkiye Direktörü